Bir Tır Buğday ile Bir Telefon Alamazsın

Bu yazı MICE Dergi’de yayınlandı.

Ekonomik Darboğazda Doğru Maliyet Hesabı Yapmak

Yazılım ve ekonomi, sadece sayılarla konuşur. İki dünyada da duyguların bile sayısal değerleri vardır. Tam da bu sebeple ekonomi darboğazdayken, yazılımlar için doğru bir zaman.

Köşemi takip edenler bilir. Arkadyas Bilişim ve yazılım dünyasına dair yazmamaya özen gösteririm. Madem zaman ayırıp okuyorsunuz, size reklam yapmak istemem. Prensibime sadık kalmaya çalışarak, sizlere bugünlerin tek konusu krizde maliyetleri optimize etmek için yazılımlardan nasıl destek alabileceğinizi anlatmayı deneyeceğim.

“Bir tır buğday ile bir telefon alamazsın.”

Benzersiz krizimizi böyle özetliyorum. Dönüştürücü bir kriz bize koşuyor. Dönüştürecek çünkü tufan geçtiğinde;

sürekli enflasyon yaşayan buruk bir ülke,

demir perdesi ile içe dönmüş yalnız bir ülke,

veya

millî bilinçte bir ülke olacağız.

Ekseriyetle endişelenme veya magazinsel boyutta merak tırmalaması sonucu ekonomi haberlerini takip edenlerle dolu etrafımız. Konu ekonomi, fakat ne hikmetse neredeyse kimsenin kağıdın kalemin, Excel’in başına oturduğu yok. Endişelenmek için hesap yapmayacağız, plan yapmak için hesap yapacağız. Çözüm budur.

“Bütçeler küçülüyor, ne yapabilirim?” diyenlere ithaf ediyorum bu yazıyı. Ve artık başlıyorum.

Kayıt Masası Cehennemi

2017 – Muhtemelen sektörde neredeyse herkesin bildiği bir etkinlikte konuşmacıyım. Kayıt masasına gittim.

– Merhaba ismim Gizem Yücel, konuşmacıyım. Kartımı alabilir miyim?

Postaya verilmişti tüm kartlar.

– Kartı neden postaya verdiniz ki? Bana ulaşmadı zaten.

– Tabii, bir dakika.

Gözlerim yaka kartı deryasına endişe içinde dalıp gitmişken mırıldandım.

– Bassaydınız.

Oradan şey olmuyor.

Başka bir evrende 1 dakika, bizde 5 dakika içinde; artık alfabetik olmayan yaka kartlarında mini bir kaos sonrası…

– Hocam buyrun kartınız.

Haylaz Mikrofonlar

2018 – Çoğunuzun tanıdığına emin olduğum profesörüm ile telefon konuşmamız

– Gizem

– Efendim hocam

– Bu X etkinliğine gittim geçen. Sen yapıyorsun ya bu işleri. Bunlar neden yapamamış? Beni havaalanında beklettiler. Aralarında telefon trafiği, beni de dahil ettiler. Saf mı bunlar? Bir dünya WhatsApp grupları bir de marifet gibi bir şeyler anlattılar. Kim bu çocuklar?

– Hocam bilinen bir şirket de aslında. Sektördeki liderlerden biri.

– Kargalar güler.

– Hocam bir karışıklık olmuştur.

– Ben de onu diyorum Gizem, sen de saflaştın. Konuşmaya girdim, panelde tweet wall yaptık diyorlar. Soru soranların hesaplar gizli. Adam nereden bilsin bunu? Doğru düzgün bir yere toplarsın, ben de okur cevaplarım. Mikrofon alıyorlar, o mikrofonlar zaten mutlaka haylazlık eder.

Kapatmam gerek ama söyleyemiyorum. Evet mevet mırıldanıyorum, hocam devam ediyor.

– Şimdi bak bu markalar için de prestijdir değil mi? Biz bunları okulda okutuyoruz. Gizli bir bilgi değil. Böyle iş mi olur? Konuşmam vardı panelden sonra. Soru soracağım, cevap alacağım. İzleyicilere keypad verdiler. Kimlik istiyorlar, adamlar kalmaya gelmiş. Otelin içinde kimlikle mi gezecek? Sonra bir de bunlar bozuk çıktı, yetmedi. Yetmez. Eski bu fikirler.

İsmini Veremeyen Katılımcı

2017 – O yıl Türkiye’de yapılan en önemli işlerden birine 2 gün kala

– Biz Ali Bey (Yücel) ile de konuştuk bunu. Size de tekrar belirtelim istedim. Buraya çok kalabalık gruplar hâlinde gelecekler. Aynı anda farklı ilçelerden insanlar gelecek ve 1 saat sonra Y’nin konuşmasını dinleyecekleri için, hemen yaka kartlarını almaları gerekecek.

– Evet duydum, onun için çözüm var. (Reklam olmaması için, bizim ürünü de yazmıyorum.)

– Nasıl alacaklar kartlarını?

– Telefon numarası, kimlik numarası, ne isterseniz. Bilgiler paylaşılmış çünkü.

– Aman lütfen öyle yapalım. Bu katılımcıların X kısmı, gelip kayıt deskinde adını söyleyemez.

– Anlamadım.

– Neyse anlarsınız. Bir de sıralar şişmesin. Kartı self servis alıp gitsinler, doğru mu?

– Öyle olacak.

– Çünkü bu kayıt deskindeki kızlar çocuklar Instagram’dan kafalarını kaldırmıyor.

Bazı işlere bütçe ayırmak masraf görünür. Fakat biraz dikkatli bakınca maliyetlerin azaldığını görebilirsiniz. Yukarıda işaretlediğim yerler için size son sahneyi oynatıyorum. Sizlerden birinin, durumu özetleyen gerçek konuşması. İzniyle kayıt ettim, oturdum deşifre ettim. (Sesi, yazıya dönüştürdüm.)

“Bana Para Kazandırıyorsunuz”

2017 – Birçoğunuzun tanıdığı bir PCO şirketinin Genel Müdürü ile toplantıdayken, izniyle ses kaydı aldım. Adını yine de belirtmiyorum. Departmanlarından birinin başındaki kişi ve ekibi ile yollarını ayırdıktan sonra, yeni bir ekip kurmuşlardı. Bizi tanıştırıp, toplantıdan çıktı.

– Şimdi arkadaşlar, bu ekibi iyi dinleyin. Bakın para veriyoruz ama o paranın, ortalama 10 katı geri geliyor. Çünkü otel mutabakatında sorun oluyor, oda sayısında uzlaşamıyoruz. Burada hepsi net. 5 oda da hata olsa, geçmiş olsun arkadaşlar.

Part-time çocukların dikkati dağınık oluyor, çocuk bize haber vermiyor. Doktor geliyor, adamın transferi için beni bile mevzuya dâhil ediyorlar bazen. Sonra o mu hata yaptı, bu mu hata yaptı. Herkes birbirini suçluyor. Bu bahsettiğim her şey maliyet.

Karambol olmasın. Bir yaka kartının verilmesi 10 saniyeden uzun olmamalı. Depoya giren çıkan malı da yazılımla takip edin. Adamın (sponsor) 2 parça malı kaybolsa biz karşılamak zorundayız.

İşimizi hızlandıralım, daha az kişi ile daha çok iş yapalım. Bu da yazılımla oluyor işte.

Bu adamlar bize para kazandırıyor. Planınızı bu minvalde yapın.

Yazıyı bitirmeden önce, bir bakanlığın zirvesinde çalıştığımız sırada tanıştığım ve sonradan PlayStation arkadaşı olduğum Venezuelalı bir müsteşar ile konuşmamı kısaca anlatayım size. Oyun meraklıları bilir, Red Dead Redemption 2, Ekim 26’da yayınlanacak. Oyunun Türkiye’de ön siparişte ne kadara satıldığını sorduktan sonra, kendisinin oyunu almak için 3-4 ay dikkatli harcama yapması gerektiğini ve bu sebeple alamayacağını söyledi.

Teknik olarak basit bir oyundan bahsediyoruz. Benzeriz diye ödümüzün koptuğu Venezuela’nın para birimi bolivar karşısında liramız nasıl değer kaybediyor bakın. Sayılar yalan söylemez.

Aklımızı başımıza alıp, doğru maliyet hesapları yapmamız gereken zamandayız.

Yazının başına dönelim şimdi.

Yazılım ve ekonomi, sadece sayılarla konuşur. Tam da bu sebeple ekonomi bu durumdayken, yazılımlar için doğru zaman.

Dönüştürücü krizin, milletçe birbirimizin değerini anlamamıza yardım etmesi dileğiyle. Omuz omuza vererek bu silsileden kurtulabiliriz.